Marmara Denizi Ölüyor

Marmara Denizi’nin 11.350 km2’lik alanının neredeyse tamamında görülen, deniz salyası olarak da bilinen müsilaj sorununu yüreklerimiz sızlayarak takip ediyoruz.

Marmara Denizi deşarj ettiğimiz kirlilik yükünü artık kaldıramıyor ve can çekişerek bizden yardım istiyor.

Peki Marmara Denizi bu hale nasıl geldi? Marmara Denizi’ni yaşatmak için doğru yöntemler nelerdir?

Müsilaj Nedir? Neden Oluşur?

Marmara Denizi’nde yaşanan anormal koşullardan dolayı Kasım ayından beri müsilaj görülüyor. Müsilaj, denizlerin oksijen kaynağı fitoplanktonların aşırı çoğalmasıyla birlikte denize bıraktıkları %99’u sudan oluşan sümüksü salgıdır. Peki fitoplanktonlar neden aşırı çoğalıyorlar?

Ekosistemlerin, anormal koşullara karşı denge durumlarını korumak için tepki mekanizmaları vardır. Marmara Denizi’nde artan azot ve fosforu tüketmek için fitoplanktonlar hızla çoğalıyorlar. Hızla çoğalan  fitoplanktonların metabolik atıkları müsilaj salgısını oluşturuyor. Marmara Denizi gibi durgun denizlerde müsilajın floklaşması sonucu su yüzeyinde tabaka oluşumları gözleniyor.

Bakteri ve virüsler gibi mikroorganizmalar müsilajın üzerinde kümeleniyorlar ve böylece onlarca metre uzunluğunda müsilaj zinciri oluşuyor. Böylelikle müsilaj, organik madde olmasına karşın, çevresindeki sudan 3 kat daha yüksek mikroorganizmalar barındırıyor. Bu durum müsilajı çevre ve canlı yaşamının sağlığı açısından uzaklaştırılması gereken bir yapı durumuna getirmektedir.

Deniz yüzeyinin 10 cm kalınlığına kadar ulaşabilen tabakalaşmış hali ise müsilajın son aşamasıdır. Müsilajın yayılım gösteren son hali, güneş ışınlarının deniz suyuna ulaşmasını engelliyor. Güneş ışınlarına ulaşamayan ototrofik canlıların oksijen üretememesine bağlı olarak denizdeki çözünmüş oksijen değeri düşüyor.

Müsilajın Oluşmasını Tetikleyen Faktörler

1-Deniz Sıcaklığının Ortalamadan Yüksek Olması

En büyük küresel çevre sorunlarından biri olan iklim değişikliğinin etkilerini her alanda görmek mümkün. İklim değişikliği ile birlikte sıcaklıklarda artış yaşanması, deniz sıcaklığının ortalamanın üstüne çıkmasına neden oluyor. Marmara Denizi’nin 40 yıllık ortalama sıcaklığına bakıldığında, şuan ortalamadan 2,5 °C daha yüksek olduğu, özellikle 2010-2020 yılları sıcaklıklarında büyük artış olduğu gözlenmiştir. İklim değişikliği ve müsilaj oluşumu arasındaki korelasyona baktığımızda, son 20 yılda müsilaj oluşumunda artış görmekteyiz.

Marmara Denizi’nde son günlerde yaşanan müsilaj sorunu, yayılım gösterdiği alan, zamansal uzunluk, yoğunluk ve tabaka kalınlığı gibi faktörler de önceki oluşumlarına göre farklılık göstermekte ve büyük bir sorunu gözler önüne sermektedir.

2-Denizde Sirkülasyonun Az Olması, Durağan Deniz Ortamı

Marmara yapısı gereği durağan bir iç denizdir. İklim değişikliğine bağlı oluşan meteorolojik koşullar da deniz yüzeyindeki sirkülasyonu azaltmaktadır. Marmara bu özelliği ile müsilaj oluşumuna elverişli bir denizdir.

3-Denizdeki Azot ve Fosfor Yükünün Fazla Olması

Marmara Denizi çevresinde yaklaşık 25 milyon insan yaşamakta, sanayi tesisleri ve tarımsal faaliyetler yoğunluk göstermektedir. Bilinçsiz tarım uygulamaları sonucu topraktaki azot ve fosfor yükünün Marmara’ya ulaşması, evsel ve endüstriyel atıksuların arıtılmadan veya atıksuların Marmara Denizi’nin doğal yapısına uygun deşarj kriterlerine getirilmeden dolaylı ya da doğrudan derin deniz deşarjı uygulaması Marmara’nın organik kirlilik yükünü arttırmaktadır.

Her ekosistemin kirlilik karşısında kendini yenileme kapasitesi vardır. Fakat biz Marmara Denizi’ni kendini yenileyemeyeceği kadar fazla kirlilik yüküne maruz bırakıyoruz. Marmara Denizi deşarj ettiğimiz kirlilik yükünü artık taşıyamıyor.

Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Deniz Tabanındaki Canlılar Ölüyor

Müsilaj deniz tabanını kapladığından, deniz tabanında yaşayan canlı organizmaların ölümüne neden oluyor. Müsilaj, kapladığı alanın altında kalan canlı yaşamını da olumsuz etkileyerek, deniz canlılarının ölümüne sebep oluyor.

Müsilaj, balıkların solungaçlarını tıkayarak ölümlerine sebep oluyor. Marmara Denizi’nde müsilaj nedeniyle binlerce balık ölümü görüldü ve ölümler artarak devam ediyor. Müsilajın olduğu yerde balıklar yaşayamıyor.

Suyu filtre ederek deniz kirliliğini azaltılmasında rol oynayan pinalar da müsilajdan olumsuz etkilenen türler arasında yer alıyor. Aralık ayında müsilaja bağlı olarak ölümleri artan pinaların üzeri şuan müsilaj ile kaplı.

Denizlerin en büyük temizleyicilerinden biri olan ve popülasyonunun azalması denizleri olumsuz etkileyeceğinden avlanması yasaklanan deniz patlıcanları da müsilajdan ciddi oranda etkileniyor.

Çok sayıda tür için yaşam alanı oluşturan, her gün her m2 için 10 litrenin üzerinde oksijen oluşturarak denizlerimizin oksijence zenginleşmesine önemli ölçüde katkı sağlayan deniz çayırlarının da üzeri müsilajla kaplanmış durumda.

Deniz suyu kalitesinde önemli yer tutan pina, deniz patlıcanı, deniz çayırları gibi canlıların müsilaja bağlı ölümlerinin artması deniz suyu kalitesini düşürmektedir. Müsilaj kaplı alanlarda deniz suyu bulanıklaşmakta, deniz canlıları güneş ışığını görememekte, oksijen üretememekte,  görüş açılarının azalmasıyla yolunu bulamaz hale gelmektedir.

Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Gemi Sistemleri Tehdit Altında

Müsilaj yalnızca deniz canlılarını değil, Marmara Denizi’nden geçen gemileri, deniz ulaşımını ve deniz ticaretini de tehdit etmektedir.

Gemi motorlarını soğuk tutmak için pompalarla deniz suyu çekilir ve soğutma suyu olarak kullanılır. Müsilaj, gemilerin soğutma sistemlerindeki filtrelerin çok kısa sürede tıkanmasına neden olarak gemi sistemlerine zarar vermektedir.

Bu durum müsilaj sorunun acil önlemler alınarak kısa sürede çözülmesinin yalnızca çevresel açıdan değil, ekonomik açıdan da önem arz ettiğini gözler önüne sermektedir.

Deniz Yüzeyinden Müsilaj Süpürülmesi Ne Kadar Etkili?

Deniz yüzeyinden müsilaj süpürülmesi, yalnızca buzdağının görünen kısmını iyileştirmektedir. Süpürme uygulaması müsilajın bir kısmının denizin dibine çökmesine neden olmakta ve deniz dibinde müsilaj sorununu devam ettirmektedir. Müsilaja neden olan faktörler engellenmediği sürece, yüzeyden süpürülen müsilaj alana tekrar gelecektir.

Müsilaj sorununun çözülmesi, Marmara’nın aşırı kirlilik yükünün önüne geçilmesi ve ortalama sıcaklık artışını engellemek için iklim krizi ile mücadele etmekle mümkündür.

Marmara Denizi’ni Yaşatmanın Yolu Atıksu Arıtma Tesislerinden Geçiyor

Marmara Denizi’ndeki kirlilik yükünün artmasındaki başlıca neden yanlış atıksu politikası izlenerek atıksuların iyi arıtılmadan denize deşarj edilmesidir. İSKİ’nin verilerine bakıldığında, 2019 ve 2020 yıllarında İstanbul’da atıksuların yaklaşık %70’inin yalnızca ön arıtma işleminden geçirilerek Marmara Denizi’ne derin deniz deşarjı yapıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Kocaeli, Yalova illerinden Marmara’ya deşarj edilen atıksular da dikkate alındığında aşırı kirlilik yükü gözler önüne serilmektedir.

Atıksuyun denize deşarj edildiği derinlik ve difüzör yapısı tasarımları atıksuyun seyrelme fazlarına göre hesaplanmaktadır. Müsilajın uzun zamandır yayılım halinde olması, değişen koşullar (iklim krizi, nüfus artışı) değerlendirilerek derinlik ve difüzör kriterlerinin yeniden belirlenmesi önem arz etmektedir.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik yükünün kontrol altına alınabilmesi için, deşarj edilen organik madde yükünün azaltılması, bunun yanı sıra yağ-gres, renk, askıda katı madde, koku gibi parametrelerin deşarj kriterlerini de düşürmek ön arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürülmesi müsilaj sorununun çözümünde önemli bir yer tutmaktadır.

Alınması Gereken Diğer Önlemler

1- Balık Çiftliklerinin Çevresel Yükünün Azaltılması

Balık çiftliklerinde yem ve organik madde kullanımı denizlerde azot ve fosfor miktarını arttırmaktadır. Özellikle kapalı ve duygun denizlerde balık çiftliği faaliyetlerinin çevresel etkisi daha fazladır. Balık çiftliklerinin denizlere olan olumsuz etkilerinin azaltılması için, çiftliklerinin mevzuata uygunluğunun denetlenmesi, balık çiftliklerinin çevresel yükünü minimize edilebilecek ve aynı zamanda balık üretimi de maksimum düzeye çıkarabilecek alanlara taşınması önerilmektedir.

2- Gemilerin Çevresel Yükünün Azaltılması

Gemilerde balast suyunun kontrolü sağlanmalıdır. Gemilerin, Balast Suyu ve Sedimentlerinin Kontrolü ve Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi hükümlerine uyulması sağlanarak, gemiler aracılığıyla patojen ve bakterilerin taşınması engellenmelidir.

3- Deniz Çöpleri ve Katı Atıkların Yönetilmesi

Denizlerde karasal kaynaklı çöpler de kirliliğe neden olmaktadır. Kıyı belediyelerinin Deniz Çöpleri Eylem Planına tam uyumu sağlanarak karasal çöplerin denize ulaşması engellenmeli, yüzeyde ve dipteki karasal kaynaklı çöpler temizlenmelidir.

4- Dip Tarama Faaliyetlerinin Yönetilmesi

Dip tarama faaliyetleri sonucu oluşan tarama malzemesi karbon, azot ve fosfor bakımından zengindir. Dip tarama faaliyetlerinin Marmara Denizi’nin hangi bölgelerinde yapıldığı, tarama malzemesi standartları ve içerdiği karbon, azot ve fosfor yükleri incelenmeli, dip tarama faaliyetlerinin Marmara’ya çevresel etkisi belirlenmeli ve etkisi en aza indirilmelidir.

İyi işletilen atıksu arıtma tesisleri ve doğru yöntemlerle Marmara Denizi’ni yaşatmalıyız, YAŞATACAĞIZ!


Kaynaklar;

detaylı bilgi için lütfen bizi arayın.